Maktu ücret; işçinin maaşının aylık olarak belirlendiği ücret rejimidir. Bu ücret türünde işçinin kaç gün çalıştığına bakılarak maaşında kesintiye girilmez. İşçinin maaşı aylık belirlenmiştir ve sabittir.
Bu maaş türünde;
· İşçiye hafta tatili ücreti ya da resmi tatil ücreti ödenmez.
· İşçi ay içinde bazı günlerde işe gelmemiş olsa da, maaşından kesinti yapılmaz.
· Ay 28 çekse de, 30 ya da 31 gün olsa da işçinin maaşı sabittir.
Günlük ücret ise; işçinin maaşının günlük olarak belirlendiği ücret sistemidir. İşçi işe kaç gün gelmişse o kadar maaş almaktadır. Bu ücret türünde;
· İşçinin ücreti günlük belirlenir.
· Çalışması halinde işçiye, hem genel tatil hem de hafta tatili ücreti ödenir.
· İşçiye, gelmiş olduğu gün kadar maaş verilir.
· Ay 28 çekiyorsa işçiye 28 günlük, 31 çekiyorsa 31 günlük ücret ödenmelidir.
· İşçinin maaşı, o ayın kaç gün çektiğine göre değişecektir.
MAKTU ÜCRET, GÜNLÜK ÜCRET AYRIMI NEDEN ÖNEMLİDİR?
İşçiye maktu ücret mi günlük ücret mi ödendiği temel olarak iki noktada önem arz etmektedir. Ücretlerin gündelik olarak belirlendiği durumlarda, işçi, hastalık, idari izin veya çeşitli nedenlerle mazeretli olursa ücrete hak kazanamamaktadır. Ancak, maktu ücretle çalışanların açısından böyle bir durum söz konusu değildir. Maktu ücretle çalışan işçilerin ücretlerinde hastalık izni ve benzeri nedenlerle kesinti yapılmaz.
AYIN 31 GÜN SÜRDÜĞÜ DURUMLARDA ÜCRET KAÇ GÜN ÜZERİNDEN ÖDENİR?
Bir diğer önemli noktada, ayın 31 gün çektiği durumlarda işçiye ne kadar maaş ödeneceği hususudur. Yılda 7 ayın 31 gün çektiğini dikkate alındığında, bu husus işçiler açısından önem arz etmektedir. İşçinin ücretinin günlük olarak belirlenmesi durumunda 31 gün çeken aylarda işçiye 31 günlük ödeme yapılması gerekmektedir. Ücretin maktu olarak belirlendiği durumlarda ise işçi ayın kaç gün çektiğine bakılmaksızın sabit maaş alır.
Ancak iş hayatındaki uygulamada çok temel bir hataya düşülmektedir. Hem raporlu olduğu günlerde işçinin ücreti kesilmekte, hem de 31 gün çeken aylarda 30 gün üzerinden ödeme yapılmaktadır.
Oysa yukarıda izah ettiğimiz gibi, rapor ve benzeri nedenlerle işçinin gelmediği günlerin ücreti kesiliyorsa günlük ücret söz konusudur. Bu durumda işçiye 31 gün çalıştığı aylarda 31 gün üzerinden ödeme yapılmalıdır.
Ancak sahada genellikte karma bir sistem uygulanmakta; maktu ücretle çalışılıyormuş gibi 30 gün üzerinden sabit ücret ödenirken raporlu vs. durumlarda günlük ücretle çalışılıyormuş gibi kesinti yapılmaktadır.
SGK rapor paralarında maktu ücret, günlük ücret ayrımında nasıl bir yol izleneceği, Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin güncel bir kararıyla da netleştirilmiştir.
9. Hukuk Dairesi’nin 2016/10974 E., 2019/22392 sayılı Kararında şöyle denilmiştir:
"Dava dilekçesinde, davacının istirahatli olduğu 3 günlük süre karşılığı aylık maaşından kesinti yapıldığı iddia edilerek alacak talep edilmiştir.
Dosya içeriğine göre, aylık maktu ücretle çalıştığı anlaşılan davacının istirahatli olduğu 3 günlük süre karşılığı ücretinden işverence tek taraflı kesinti yapılmasının yasal dayanağı bulunmamaktadır. Ancak 4857 sayılı İş Kanununun 48/2. maddesi uyarınca, davacı işçi SGK’dan söz konusu 3 gün için geçici iş göremezlik ödeneği almışsa bu bedelin davacının ücretinden mahsup edilmesi gerekir.
Mahkemece yapılacak iş; talep konusu 3 günlük süre için SGK tarafından davacıya geçici iş göremezlik ödeneği ödenip ödenmediğini araştırıp açıklığa kavuşturarak ödeme yapılmış ise bu miktarı davacının hesaplanacak 3 günlük ücretinden mahsup etmek, ödeme yapılmamış ise davalı tarafından ödenmediği anlaşılan 3 günlük ücretin tamamının davalıdan tahsiline karar vermektir.”
İşte O Yargıtay Kararı!
9. Hukuk Dairesi 2016/10974 E. , 2019/22392 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (İŞ) MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili ile davalı ... ve ... vekilleri tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
YARGITAY KARARI
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin 01/09/2008 yılında davalı işyerinde sınıf öğretmeni olarak çalışmaya başladığını ve hizmet akdinin her yıl yenilerek 31/08/2013 tarihine kadar 5 yıl boyunca devam ettiğini, 27/08/2012 tarihli son iş sözleşmesi gereği müvekkilin aylık ücretinin 1550 TL olduğunu, yasa gereği belirsiz süreli iş akdine dönüştüğünü, müvekkilin 26/06/2013 düzenleme tarihli 2857 yevmiye numaralı Burhaniye'n 1. Noterliği kanalı ile çektiği ihtarname ile gerekçesini de bildirerek hizmet akdini yenilemediğini bildirerek hak ettiği kıdem tazminatının kendisine ödenmesini talep ettiğini, davalı işverenin Beşiktaş 3. Noterliğinin 05/07/2013 tarihli yazısı ile ihtara cevap verdiğini, anılan cevapta müvekkilin başka bir eğitim kurumu ile anlaştığı için sözleşmeyi yenilemediğinden bahisle bu gerekçe ile kıdem tazminatı ödenemeyeceğinin bildirildiğini, oysaki müvekkilin davalı ile sözleşmesini yenilememe iradesini ortaya koyduğunda başka bir eğitim kurumu ile sözleşme imzalamış olmadığını, müvekkilin sözleşmeyi yenilememe nedeninin okul müdürü ...’ın rencide edici gerginlik yaratıcı çalışma barışını bozucu davranışları olduğunu ileri sürerek, kıdem tazminatı, ek ders ücreti, rapor ücreti, fazla mesai ücreti ve eğitim öğretim yılına hazırlık ödeneği alacaklarının davalılardan tahsilini istemiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalılar vekili, 2 numaralı davalının hükmi şahsiyeti ve husumet ehliyetinin bulunmadığını, dava dilekçesinde 3 numara ile gösterilen Özel Bahçeşehir İlköğretim Okul müdürü ...’a da husumet yöneltilemeyeceğini, davalı ... yönünden de husumet itirazlarının bulunduğunu, davacının iş sözleşmesinin yasa gereği belirli süreli iş sözleşmesi olduğunu, belirli süreli iş sözleşmesinin süre sonunda yenilenmemesinin kıdem tazminatını doğuran bir sona erme biçimi olmadığını, tarafların belirlenen sürenin sonunda sözleşmenin son bulacağını önceden bildiklerini, yerleşik Yargıtay içtihatları gereği kıdem tazminatına hükmedilmesinin olanaklı olmadığını, davalı müvekkilin hiçbir zaman davacıdan fazla mesai yapmasını talep etmediğini, davacının kaymakamlığa verdiği dilekçesinde iş sözleşmesinin kendisi tarafından yenilenmediğini kabul ve ikrar ettiğini, eğitim öğretim tazminatı adı altında bir ödemenin bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davacının davamızda talep ettiği işçilik alacakları olan eğitim öğretim tazminatı, fazla mesai, ek ders ve 3 günlük rapor alacağı hususunda davacının hakkı bulunmadığı dosya kapsamı ile sabit olup başkaca da dosyada ispatlanmış bir haklı nedenle fesih hali bulunmadığından davacının iş akdini feshinin haklı nedene dayalı olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davacı vekili ile davalı ... ve ... vekilleri temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacı vekili ile davalı ... ve ... vekillerinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davacı işçinin eğitim ve öğretim yılına hazırlık ödeneğine hak kazanıp kazanmadığı uyuşmazlık konusudur.
Mülga 625 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu’nun 33. maddesinde, “Özel okullarda yöneticilik ve eğitim-öğretim hizmeti yapanlara, kıdemlerine göre (emekliler hariç) dengi resmi okullarda ödenen aylık ile sosyal yardım kapsamındaki ek ödeme tutarlarından az ücret verilemez.
Sosyal yardım kapsamındaki ek ödemeler Bütçe kanunlarıyla resmi okul öğretmen ve personeline sağlanan haklara denk olarak özel okul öğretmenlerine ve personeline de ödenir. Sosyal yardım kapsamındaki ek ödemelerden vergi kesilmez” şeklinde kurala yer verilmiştir.
5580 Sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu’nun 9. maddesinde de aynı yönde düzenleme bulunmaktadır.
657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun Ek 32. maddesinde ise, “Eğitim ve öğretim Hizmetleri Sınıfına dahil öğretmen unvanlı kadrolarda görevli olup; fiilen öğretmenlik yapanlara (ilköğretim ve okul müdürleri ile yardımcıları, cezaevi okullarında çalışan öğretmenler, yönetici, eğitim uzmanı ve eğitim uzman yardımcıları dahil (Mülga ibare: 13/06/2010-5984 S.K/mad.4) ) her öğretim yılında bir defaya mahsus olmak üzere ve öğretim yılının başladığı ay içinde Milli Eğitim Bakanı tarafından belirlenecek tarihte Cumhurbaşkanınca belirlenecek miktarda, öğretim yılına hazırlık ödeneği ödenir.
Bu ödenek damga vergisi hariç diğer vergi ve kesintilere tabi tutulmaz” hükmü mevcuttur.
Her yıl bütçe kanunlarıyla öğretim yılına hazırlık ödenekleri belirlenmiş ve ek cetvelde miktarları yayınlanmıştır.
Öğretim yılına hazırlık ödeneği sosyal hak kapsamında olup, her yıl bütçe kanunlarıyla miktarı belirlenen bir alacak olmakla gerek 625 sayılı yasanın 33 ve gerek 5580 sayılı yasanın 9. maddesi hükümleri gereğince işveren tarafından özel okullarda görev yapan öğretmenlere işverenler tarafından ödenmelidir.
Somut uyuşmazlıkta, davacı işçinin eğitim ve öğretim yılına hazırlık ödeneği talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile talebin reddine karar verilmesi hatalıdır.
3-Dava dilekçesinde, davacının istirahatli olduğu 3 günlük süre karşılığı aylık maaşından kesinti yapıldığı iddia edilerek alacak talep edilmiştir.
Dosya içeriğine göre, aylık maktu ücretle çalıştığı anlaşılan davacının istirahatli olduğu 3 günlük süre karşılığı ücretinden işverence tek taraflı kesinti yapılmasının yasal dayanağı bulunmamaktadır. Ancak 4857 sayılı İş Kanununun 48/2. maddesi uyarınca, davacı işçi SGK’dan söz konusu 3 gün için geçici iş göremezlik ödeneği almışsa bu bedelin davacının ücretinden mahsup edilmesi gerekir.
Mahkemece yapılacak iş; talep konusu 3 günlük süre için SGK tarafından davacıya geçici iş göremezlik ödeneği ödenip ödenmediğini araştırıp açıklığa kavuşturarak ödeme yapılmış ise bu miktarı davacının hesaplanacak 3 günlük ücretinden mahsup etmek, ödeme yapılmamış ise davalı tarafından ödenmediği anlaşılan 3 günlük ücretin tamamının davalıdan tahsiline karar vermektir.
Eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
4-Davacının işvereni davalı .... olduğundan işveren sıfatı bulunmayan davalı ... yönünden davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilerek, red nedeni farklı olan ve kendisini vekille temsil ettiren bu davalı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7. maddesine göre ayrıca vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinin düşünülmemesi hatalıdır.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 16.12.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi."
Yorum yazarak Kamu İşçileri Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Kamu İşçileri hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Kamu İşçileri editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Kamu İşçileri değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Kamu İşçileri Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Kamu İşçileri hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Kamu İşçileri editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Kamu İşçileri değil haberi geçen ajanstır.