İdareler Açısından Yıllık İzinde 5 Önemli Ayrıntı!

Yıllık izin süresinde başka bir işte çalışmak mümkün mü? Yıllık izin süresinde hangi primler kesilir? Yıllık izindeyken meydana gelen olay iş kazası sayılır mı? Hak edip kullanılmayan yıllık izin ücretleri ne zaman ödenir mi? Yıllık izin ücreti kıdem tazminatına dahil edilir mi?

İdareler Açısından Yıllık İzinde 5 Önemli Ayrıntı!
İdareler Açısından Yıllık İzinde 5 Önemli Ayrıntı!
Haber albümü için resme tıklayın

İçerik

GİRİŞ

Bilindiği üzere, işçiler yönünden 4857 sayılı İş Kanunu’nun 53–61’inci maddeleri, yıllık ücretli izin hakkı, izin süreleri ile iznin diğer hükümlerini düzenlemiştir. 4857 sayılı Kanuna istinaden çalışan işçilerin yıllık izinli olmaları durumunda yıllık izinlerinde ücretlerinin ödeneceği genel bir kural olarak benimsenmiştir.

Yıllık ücretli izinli iken işçinin başka bir işyerinde çalışıp çalışamayacağı, sigorta primi kesilip kesilemeyeceği, kıdem tazminatı hesaplamalarında dikkate alınıp alınamayacağı ve diğer hususlar her zaman için tartışılan konular arasındadır.

Bu çalışmamızda, yıllık ücretli izinde 5 spesifik başlık altında iş ve sosyal güvenlik mevzuatı uygulamalarına yansıması konu edilecektir.

Bu Makalenin PDF formatı için tıklayınız 

Yıllık Ücretli İzin Süresinde Başka Bir İşte Çalışma Hali Mümkün mü?

4857 sayılı Kanunun 58’inci maddesi, izinde çalışma yasağını düzenlemektedir. Söz konusu madde hükmüne göre “ Yıllık ücretli iznini kullanmakta olan işçinin izin süresi içinde ücret karşılığı bir işte çalıştığı anlaşılırsa, bu izin süresi içinde kendisine ödenen ücret işveren tarafından geri alınabilir.” Yıllık ücretli izinli iken, işçinin ücret karşılığı bir işte çalıştığı işvereni tarafından anlaşılır veya tespit edilirse, işveren izin süresinde ödediği ücreti işçisinden geri alabilir. Bundan başka, bireysel iş sözleşmesi veya toplu iş sözleşmesi hükümlerinde, işçinin sadece mevcut işyerinde çalışması gerektiği, iki veya daha fazla başkaca işyerlerinde çalışmasına yönelik engelleyici hüküm konulmuşsa, buna da işçinin uyması gerektiği, aksi halde sözleşme hükümlerinde belirtilen müeyyidelerle karşı karşıya gelineceği açıktır.

Yıllık ücretli izin süresinde, 4/1-a kapsamındaki sigortalının halen çalıştığı işyerinden hariç başka bir işyerinde çalışmasını 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu çerçevesinde engelleyici bir durumu söz konusu değildir. 4/1-a kapsamındaki sigortalıların yıllık ücretli izinli iken başka bir işyerinde çalışmış olması halinde yeni işveren de sigortalı bildirimini ve diğer sosyal güvenlik işlemlerini yapmak durumundadır. Başka bir deyişle, 4/1-a kapsamındaki sigortalının başka bir işyerinde çalışması durumunda ikinci veya üçüncü işveren bu işçinin sigortalı girişini yapmak zorundadır. Yıllık ücretli izin süresinde, hem eski işyeri hem de yeni işyeri SGK’ ye gün ve kazanç bildirimi yapacak, her iki işyerinden işçi adına bildirilen toplam gün sayısı emeklilikte SGK tarafından 30 günü, prime esas kazancın ise tavan tutarına kadar olan miktarı dikkat alınacaktır. İşçinin çalıştığı yeni işte hak ettiği kazancı tüm sigorta kollarına tabi tutularak primlendirme yapılacaktır. 5510 sayılı Kanunun 82’nci maddesinin dördüncü fıkrası “sigortalıların bu Kanunun 53’üncü maddesine göre belirlenen aynı sigortalılık haline tâbi olacak şekilde birden fazla işte çalışması nedeniyle Kuruma ödenen primler toplamı, bu sigortalılık hali için belirlenen prime esas kazanç üst sınırı üzerinden hesaplanacak miktarı aşarsa, aşan kısmın tamamı, sigortalının talebi üzerine en geç talep tarihini takip eden ay içinde hissesi oranında sigortalıya defaten geri ödenir. Geri verilen primler için ayrıca gecikme cezası ve gecikme zammı ile faiz ödenmez.” Hükmüne göre ayrıca, 4/1-a kapsamındaki sigortalının birden fazla işyerinde çalışmış olması nedeniyle, sigorta primine esas kazanç üst sınırı üzerinden hesaplanacak miktarı aşarsa, aşan kısmın tamamı talep üzerine hissesi oranında sigortalıya geri ödenecektir.

Bu yapılan açıklamalar çerçevesinde özellikle 696 sayılı KHK kapsamında çalıştırılan sürekli işçiler/geçici işçiler, mahalli idare şirket işçileri hali hazırda idarelerinde 4857 sayılı Kanun kapsamında işçi, 5510 sayılı Kanun kapsamında 4/1-a sigortalısı olarak çalışmakta olup, idarelerin usul ve esaslarına tabi olmaları, iş sözleşmesi ve/veya toplu iş sözleşmesinde yer alan düzenlemelere uygun olarak hareket etmeleri gerekmektedir. İdareler de yaptıkları düzenlemelerin uygulanıp uygulanmadığını denetlemek, kontrol etmek ve gerektiğinde gerekli müeyyideyi uygulamak zorundadırlar.

Yıllık ücretli iznini kullanmakta olan bir işçi başka bir işyerinde ücret karşılığı çalışamaz. Çünkü, yıllık ücretli izin işçiye dinlenmesi ve üzerindeki yorgunluğu atarak, daha zinde ve sağlıklı bir şekilde çalışmakta olduğu işyerindeki görevini yerine getirmesi ve azalmış olan çalışma gücünü gidermiş olarak işine dönmek üzere verilmektedir. Dolayısıyla, bir yıl boyunca çalışarak bedenen veya zihnen yorulan işçi, kıdemine göre kullanacağı izin süresince başka bir işyerinde veya işte çalışarak değil, dinlenerek, istirahat ederek üzerindeki yorgunluğu atacağı için, yasa koyucu kesinlikle izinde çalışma yasağını getirmiştir. Bu nedenlerle, işçinin yıllık ücretli iznini kullandığı dönemlerde başka bir işyerinde çalışması mümkün değildir. Şayet, işçi yıllık ücretli iznini kullanırken başka bir işyerinde çalıştığını işvereni görür veya öğrenir ise, yıllık ücretli izin süresi kadar işçinin ücretini kesme yetkisi vardır. Aldığı ücretle geçimini sağlayan bir işçi, yıllık ücretli iznini kullandığı bir dönemde neden başka bir işyerinde çalışma gereği duysun? Herkes tarafından da bilindiği gibi, çalışan işçilerin büyük çoğunluğu asgari ücretle çalışmakta ve bu günün asgari ücreti de işçinin kendisi ve ailesini geçindirmeye yetmediğinden, bir çare olarak yıllık ücretli izindeyken başka bir işyerinde çalışarak ek gelir elde etmesi de kaçınılmaz olmaktadır. Yıllık ücretli izindeyken çalışmak isteyen işçiye, sen izindesin, başka bir işte çalışamazsın, aldığın asgari ücret yeter diyemeyeceğimize göre, işçinin izindeyken çalışmasına da, bilerek göz yumulmak zorunda kalınmaktadır. Ancak, Yıllık Ücretli İzin Yönetmeliği “nde de belirtilmiş olduğu gibi, yıllık ücretli izne ayrılan işçinin, izindeyken başka bir işyerinde çalışmasının yasak olduğu da hüküm altına alınmıştır.

Yıllık ücretli izinli iken, ücretli bir işte çalıştığı saptanan işçiden işverenince peşin ödenen yıllık izin ücreti geri istenebilir. Bununla beraber işçinin bahsi geçen davranışı, doğruluk ve bağlılık ilkelerine aykırılık teşkil edeceğinden işveren için iş akdinin haklı nedenle feshi hakkı gündeme gelecektir. Nitekim yargı kararlarında da bir duraksama bulunmamaktadır (Yrg. 22. HD.,  T.13.05.2014, E. 2013/11229, K. 2014/12639, YOLA Ufuk, Uygulamada Yıllık Ücretli İzinlere İlişkin Yanlış Değerlendirilen Bazı Hususlar, E-Yaklaşım, Eylül 2017, Sayı:297)

Eğer, işçi yıllık ücretli izinde iken başka bir işyerinde çalıştığı işvereni tarafından tespit edilirse ödemiş olduğu izin ücreti işçisinden talep edebilecek, 4857 sayılı Kanunun 25/II-e kapsamında (İşçinin, işverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, işverenin meslek sırlarını ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlarda bulunması) iş sözleşmesini fesh edebilecektir. Böylelikle, işçi izinde ve ücretinden yoksun kalacak ve tabiri caizse “iznin yanması” söz konusu olabilecektir.

Yıllık Ücretli İzin Süresinde Hangi Primler Kesilir Hangi Primler Kesilmez?

Yıllık ücretli izinli iken sigorta primlerinin kesilip kesilmeyeceği ile ilgili düzenleme, 4857 sayılı Kanunun 61’inci maddesinde yer almıştır. Söz konusu madde hükmü aynen; “Sigortalılara yıllık ücretli izin süresi için ödenecek ücretler üzerinden iş kazalarıyla meslek hastalıkları primleri hariç, diğer sigorta primlerinin, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’ndaki  esaslar çerçevesinde işçi ve işverenler yönünden ödenmesine devam olunur.” Şeklindedir.

Bu madde hükmünden anlaşılması gereken şudur. Yıllık ücretli izinli iken işçinin genel olarak işyerinde çalışamayacağı ve bundan ötürü de özellikle iş kazalarıyla meslek hastalığı sigorta olayının meydana gelmeyeceği gözönünde bulundurulmuş ve buna bağlı olarak ta iş kazalarıyla meslek hastalığı sigortası priminin kesilmesi hariç tutulmuştur.

Burada yeri gelmişken şu hususu da açıklamakta yarar vardır. 4857 sayılı Kanunun bu maddesinde geçen “506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu” ibaresi 5510 sayılı Kanunu’nun 2008 yılı Ekim ayı başı itibariyle yürürlüğe girmesi ile birlikte değiştirilmesi gerekmekte ise de ancak, bugüne kadar değiştirilmemiş olup, burada anlaşılması gereken yürürlükteki sosyal güvenlik kanununun ilgili madde hükümleri olmalıdır.

5510 sayılı Kanunun 2008 yılı Ekim ayı başı itibariyle yürürlüğe girmesi ile birlikte, mülga 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nda yer alan iş kazalarıyla meslek hastalıkları, hastalık ve analık sigortası sigorta kolu, tek başına “kısa vadeli sigorta kolları” olarak adlandırılmıştır.

(Mülga) 28.09.2008 tarih ve 27011 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak 2008 yılı Ekim ayı başı itibariyle yürürlüğe giren;  “5510 Sayılı Kanunun 4 üncü Maddesinin Birinci Fıkrasının (a) ve (b) Bentleri Kapsamındaki Sigortalılar ile Sadece Genel Sağlık Sigortasına Tabi Sigortalıların Prime Esas Tutulacak Kazançlarına Dair Tebliğ”de aynen şu düzenlemeye yer verilmiştir. “2.1.6- Kanunda istisna olarak sayılmayan diğer ödemeler: Öte yandan, Kanundaki bu hükme istinaden, 6772 sayılı Devlet ve Ona Bağlı Müesseselerde Çalışan İşçilere İlave Tediye Yapılması ve 6452 Sayılı Kanunla 6212 Sayılı Kanunun 2’nci Maddesinin Kaldırılması Hakkında Kanun’a istinaden ödenmekte olan ikramiyeler ile ilave tediyeler prime tabi tutulacağı gibi, 4857 sayılı Kanunun 61’inci maddesindeki istisnai hüküm üzerinde durulmaksızın hak kazanıldığı halde kullanılmayan yıllık izin süresi için ödenecek ücretlerden de kısa vadeli sigorta kolları primi kesilecektir.”

Bu Tebliğ, 01.09.2012 tarih ve 28398 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak 01.09.2012 tarihi itibariyle yürürlüğe giren “İşveren Uygulama Tebliği” ile yürürlükten kaldırılmış, İşveren Uygulama Tebliği’nde de yürürlükten kaldırılan yukarıdaki Tebliğ hükmüne benzer bir “4857 sayılı Kanunun 61 inci maddesindeki istisnai hüküm üzerinde durulmaksızın hak kazanıldığı halde kullanılmayan yıllık izin süresi için ödenecek ücretlerden de kısa vadeli sigorta kolları primi kesilecektir.” şeklinde düzenleme yapılmıştır.

Her iki Tebliğ ile SGK yeni bir düzenlemeyi yürürlüğe koymuştur. Söz konusu Tebliğlerin ilgili düzenlemeleri şu şekilde değerlendirilmelidir. Hak kazanıldığı halde kullanılmayan yıllık izin ücreti ancak ve ancak iş sözleşmesinin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde olabilir ki bu da, 4857 sayılı Kanunun 59’uncu maddesinde açık bir şekilde düzenlenmiştir. İş sözleşmesinin, herhangi bir nedenle sona ermesi halinde  işçinin hak kazanıp da kullanmadığı yıllık izin sürelerine ait ücreti, sözleşmenin sona erdiği tarihteki ücreti  üzerinden kendisine veya hak sahiplerine ödenir. Bu ücrete ilişkin zamanaşımı iş sözleşmesinin sona erdiği tarihten itibaren başlar.

Bu halde hizmet akdi devam ederken hali hazırda yıllık ücretli izin kullanan işçinin yıllık izin ücretinden sadece kısa vadeli sigorta kolları primi kesilmez, hizmet akdi son bulmuş işçiye ödenecek yıllık izin ücretinden hem kısa vadeli sigorta kolları hem de diğer sigorta kollarına dair primler kesilir. Söz konusu Tebliğlerin bu şekilde yorumlanması gerektiği değerlendirilmektedir. 

Ancak uygulamada gerek sigortalı çalışırken yani iş sözleşmesi devam ederken yıllık izne ayrılmasında ödenen ücret gerekse de iş sözleşmesi sona erdiğinde ödenen hak edilip kullanılmayan yıllık izne ait ücretten kısa vadeli sigorta kolları primi (%2) kesileceği gibi uzun vadeli sigorta kolları primi (%20), genel sağlık sigortası primi (%12,5), işsizlik sigortası primi (%3) kesilir.

İdarelerin yıllık izne ayırdığı işçilerine ödenen ücretten tüm sigorta kollarına tabi primlerini kesmeleri ve SGK uygulamasına göre hareket etmelerini tavsiye etmekteyiz.

Yıllık Ücretli İzinli İken Meydana Gelen Olay İş Kazası Sayılır mı?

Sigortalının yıllık ücretli izinli iken işyerine çalışma arkadaşlarını ziyarete gelmesi veya herhangi bir nedenle işyerinde bulunması halinde, meydana gelen kaza olaylarının da “sigortalının işyerinde bulunduğu sırada” hal ve durumunun içerisinde değerlendirilmesi gerektiğinden olayın iş kazası olarak kabulü zorunludur. Başka bir ifade ile, sigortalının ücretli izinli bulunduğu sırada çalıştığı işyerindeki arkadaşlarını ziyaret için geldiğinde örneğin işyerinin atölyesinde ya da bahçesinde  kaza geçiren sigortalının işyeri ile olan hukuki ilişkisi yani hizmet akdi devam ettiği ve sigortalılık niteliği yitirilmediğinden maruz kaldığı kazanın iş kazası sayılması gerekir. Bu durumda işveren konumunda sayılan idareler kaza olayını sigortalısının yıllık ücretli izinde olsalar dahi kazadan sonraki 3 iş günü iş kazaları ve meslek hastalıkları bildirim formu ile ilgili SGK Ünitesine bildirmek zorundadır.

Bununla birlikte, yıllık ücretli izinli iken işyeri dışında meydana gelen kaza olayları iş kazası sayılmaz, hastalık olayı olarak değerlendirilir.

Hak Edip Kullanılmayan Yıllık İzin Ücretleri Ne Zaman Ödenir mi?

İş sözleşmesinin, herhangi bir nedenle sona ermesi halinde  işçinin hak kazanıp ta kullanmadığı yıllık izin sürelerine ait ücreti, sözleşmenin sona erdiği tarihteki ücreti  üzerinden kendisine veya hak sahiplerine ödenir.

Sigortalıların hak kazanıp ta kullanamadıkları izin süresine ait ücretin ödenmesi zorunlu olup, bu ücretin iş sözleşmesinin feshinde hak edildiği dikkate alınarak, sözleşmenin feshedildiği ayın kazancına dâhil edilir. Bu tutar, sadece prim matrahına dâhil edilerek gün sayısında herhangi bir artış doğurmaz. Başka bir ifade ile 4857 sayılı Kanun, hakedilip te kullanılmayan yıllık izin süresi ücretinin akdin feshinde ödenmesini öngörmesine karşın, iznin kullandırılması yönünde bir hüküm içermediğinden, izin ücretinin ödenmesi, prim ödeme gün sayısında bir artış getirmemektedir.

Bu nedenle, akdin feshinde ödenen izin ücreti için aylık prim ve hizmet belgesinde/muhtasar ve prim hizmet beyannamesinde ayrıca bir gün ilavesi de getirmeyecektir. Sigorta primine esas kazanç, o ay içinde ücret alınan gün sayısına göre hesaplanmalıdır. İzin ücretinin sözleşmenin feshinden sonra ödenmesi durumunda, izin ücretine, sözleşmenin feshinde hak kazanılmış olduğundan sözleşmenin feshedildiği ay kazancına dâhil edilir.

Örneğin; 2019 yılında hak kazanmış olduğu yıllık iznini kullanmayan (X) sigortalısının 2020/Eylül ayında işten ayrıldığı varsayıldığında, sözkonusu sigortalının izin ücretinin hangi tarih itibariyle ödeneceği üzerinde durulmaksızın, bahse konu sigortalının hak kazanmış olduğu yıllık izin ücreti 2020/Eylül ayına ait prime esas kazanca dahil edilecektir. Bu tutar kadar  Ek Aylık Prim ve Hizmet Belgesi / Ek Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesi düzenlenerek prim matrahına dâhil olur, bu belgenin/beyannamenin yasal süresinde verilmesi esas olup, yasal süresinde verilmemesi söz konusu ise bu defa, 5510 sayılı Kanunun 102’nci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinin (2) numaralı alt bendi / (m) bendinin (2) numaralı alt bendi hükmüne göre, aylık asgari ücretin 2 katını geçmemek kaydıyla her bir ek belgede/beyannamede kayıtlı sigortalı sayısı başına, aylık asgari ücretin 1/8’i tutarında idari para cezası uygulanır.

Bu açıklamalar çerçevesinde, kullanılmayan izin ücreti asıl ücrete dâhil olduğundan, hak edilen ücret ile kullanılmayan yıllık izin ücretinin toplamı prime esas kazancın tavan sınırını aşırmış olsa dahi tavana kadar bildirim yapılır. Ancak, işçinin örneğin ay içinde işten çıkışı yapılmışsa gün sayısı kadar prime esas kazancın üst sınırı uygulanmalıdır. Aksi halde, sistem bildirimi kabul etmez.

Yıllık İzin Ücreti Kıdem Tazminatına Dahil Edilir mi?

5510 sayılı Kanunun 3’üncü maddesinin (12) numaralı bendinde ücret, 4’üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılanlara saatlik, günlük, haftalık, aylık veya yıllık olarak para ile ödenen ve süreklilik niteliği taşıyan brüt tutar olarak tanımlanmıştır.

4857 sayılı Kanunun 32’nci maddesinde ise, genel anlamda bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutar olarak tanımlanmıştır. Yine, 4857 sayılı Kanunun 41, 42 ve 43’üncü maddeleri uyarınca yapılan fazla çalışmalar ve 46’ncı maddesi uyarınca hak kazanılan hafta tatili ile 47’nci maddesi uyarınca ulusal bayram ve genel tatil günleri için ücret, 57’nci maddesi uyarınca hak kazanılan yıllık izin ücreti, 70’inci maddesi uyarınca Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nca hazırlanan, Hazırlama Tamamlama ve Temizleme İşleri Yönetmeliği’nin 15’inci maddesi uyarınca yapılan hazırlama, tamamlama ve temizleme işleri için de artırımlı ücret ödenmektedir.

Tüm bu ücret çeşitleri asıl ücret içerisinde değerlendirilmektedir. Yargı da bu görüşü benimseyerek verdiği bir kararda (Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 12.05.1976 tarihli 1976/10296 E.-1976/13518 K. sayılı kararı) yıllık izin ücretinin asıl ücrete dahil olduğu belirtilerek, kıdem tazminatı hesabında ayrıca dikkate alınmayacağına hükmetmiştir.

SONUÇ

4857 sayılı Kanuna istinaden çalıştırılan işçilerin yıllık ücretli izinli olmaları halinde gerek işçiler açısından gerekse de işveren konumunda olan idareler açısından önemli ayrıntılar bulunmaktadır.

İşçiler açısından dikkate edilmesi gereken husus, yıllık ücretli izinli iken başka bir işyerinde çalışma yasağıdır. Bu yasağın müeyyidesi, ödenen ücretin geri iadesidir. Ancak, bireysel iş sözleşmelerinde veya toplu iş sözleşmelerinde başka bir işyerinde çalışma durumunda bir takım müeyyideler öngörülebilir. Dolayısıyla, bu sözleşmelerdeki usul ve esaslara da işçilerin uyması gerekir.

İşverenler açısından dikkat edilmesi gereken hususlar ise; yıllık ücretli izinli olan işçisinin iş sözleşmesinin herhangi bir nedenle sona ermesinde şartların varlığı halinde kıdem tazminatı hesabında yıllık izin ücreti dikkate alınmaz, hak edip kullanmadığı izin ücretlerinin iş sözleşmesinin sona ermesinde ödenmesi halinde dahil edilecek olan sigorta primine esas kazanç uygulaması iş sözleşmesinin fesh edildiği ay için geçerli olacaktır.

Burada, konunun en hassas yönü, yıllık ücretli izinli iken kısa vadeli sigorta kolları priminin kesilip kesilmeyeceği üzerinde toplanmaktadır. SGK uygulamasına göre, iş sözleşmesi devam etsin veya etmesin yıllık izin ücretinden kısa vadeli sigorta kolları primi kesilecektir.

Kanaatimize göre, kısa vadeli sigorta kolları primi (diğer primler de dahil) sadece iş sözleşmesinin sona ermesinden sonra işçinin hak kazanıp ta kullanmadığı yıllık izin ücretlerinden kesilmelidir. İş sözleşmesi devam ederken işçinin yıllık izinli olmasından dolayı ödenen izin ücretinden, 4857 sayılı Kanunun 61’inci maddesindeki hüküm dikkate alınarak kısa vadeli sigorta kolları primi kesilmemelidir (diğer primler kesilmelidir). 4857 sayılı Kanuna aykırı olarak düzenlendiği düşünülen Tebliğin ilgili maddesinin, cari mevzuata uygun hale getirilmesi gerektiği düşünülmektedir.

Her ne kadar kanaatimiz bu yönde ise de bu durumda idarelerin SGK uygulamasına göre hareket etmeleri gerektiğini tavsiye etmekteyiz.

YASAL UYARI Bu çalışma Kamutech Yazılım A.Ş. mevzuat grubu uzmanları tarafından hazırlanmıştır. Makalenin her türlü yayın hakkı Kamutech Yazılım A.Ş.'ye aittir. Kaynak göstermek ve link vermek kaydıyla alıntı yapılabilir.
Ekli Dosyalar

07 Eki 2020 - 09:51 - Kamu İşçi


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Kamu İşçileri Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Kamu İşçileri hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Kamu İşçileri editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Kamu İşçileri değil haberi geçen ajanstır.