Memurluğa Atanan İşçinin Kıdem Tazminatına Hak Kazanıp Kazanmayacağı

İşçi olarak çalışmakta iken belediye başkanı, milletvekili seçilen veya memurluğa atanan ya da sözleşmeli personel olarak göreve başlayanlara işçilikte geçen süreler için kıdem tazminatı ödenir mi?

Memurluğa Atanan İşçinin Kıdem Tazminatına Hak Kazanıp Kazanmayacağı
Memurluğa Atanan İşçinin Kıdem Tazminatına Hak Kazanıp Kazanmayacağı
Haber albümü için resme tıklayın

İçerik

Giriş

İdareler ve şirketlerinde sorulan sorular arasında, işçi olarak çalışmakta iken belediye başkanı seçilen, milletvekili seçilen veya memurluğa atanan, sözleşmeli personel olarak göreve başlayanlara işçilikte geçen süre için kıdem tazminatı ödenip ödenmeyeceği önemli bir yer tutmaktadır. Bu çalışmamızda makale konumuzu Anayasa Mahkemesi Kararı, Yargıtay Kararları, Sayıştay Kararı ve dönemin Maliye Bakanlığı görüşü doğrultusunda işlemeye çalışacağız.

Bu Makalenin PDF formatı için tıklayınız

Kıdem Tazminatı Kavramı ve Ödenme Şartları

Kıdem tazminatı; iş sözleşmesi kanunda öngörülen hallerden biri ile sona eren ve kanunda öngörülen asgari sürenin üstünde çalışmış olan işçiye veya ölümü halinde mirasçılarına, işveren tarafından ödenen ve miktarı işçinin çalışma süresi ve ücretine göre belirlenen paradır.

Kıdem tazminatı ödenme şartları, mülga 1475 sayılı İş Kanunu’nun halen yürürlükte bulunan 14’üncü maddesinde düzenlenmiştir.

Bu madde hükmüne göre;

4857 sayılı Kanuna tabi işçilerin iş sözleşmelerinin;

  • İşveren tarafından Kanunun 25’nci maddesinin (II) numaralı bendinde gösterilen sebepler dışında feshedilmesi
  • İşçi tarafından Kanunun 24’üncü maddesi uyarınca feshedilmesi
  • Muvazzaf askerlik hizmeti dolayısıyla feshedilmesi
  • Bağlı bulundukları kanunla kurulu kurum veya sandıklardan yaşlılık, emeklilik veya malullük aylığı yahut toptan ödeme almak amacıyla feshedilmesi
  • 506 sayılı Kanunun 60’ıncı maddesinin birinci fıkrasının (A) bendinin (a) ve (b) alt bentlerinde öngörülen yaşlar dışında kalan diğer şartları veya aynı Kanunun Geçici 81 inci maddesine göre yaşlılık aylığı bağlanması için öngörülen sigortalılık süresini ve prim ödeme gün sayısını tamamlayarak kendi istekleri ile işten ayrılmaları nedeniyle feshedilmesi
  • Kadının evlendiği tarihten itibaren 1 yıl içerisinde kendi arzusu ile sona erdirmesi
  • İşçinin ölümü sebebiyle son bulması hallerinde işçinin işe başladığı tarihten itibaren hizmet akdinin devamı süresince her geçen tam yıl için işverence işçiye 30 günlük ücreti tutarında kıdem tazminatı ödenir.

Milletvekili Seçilenlere, Belediye Başkanı Seçilenlere Kıdem Tazminatı Ödenip Ödenemeyeceği

Somut uyuşmazlıkta davacı 09.02.2015 tarihli el yazılı ve “milletvekilli aday adaylığı nedeni ile istifa ediyorum” içerikli istifa dilekçesi ile iş akdini kendisi sona erdirmiştir. Bu istifa haklı nedene dayanmamaktadır. Mahkemece milletvekilli aday adaylığı nedeni ile işten ayrılmanın haklı neden olarak düzenlenmediği gözetilerek davacının şartları bulunmayan kıdem tazminatı talebinin reddi yerine kabulü hatalıdır.[1]

Başvurucu işçi olarak çalıştığı kamu kurumundan mahalli idareler genel seçiminde belediye başkanı seçilmesi nedeniyle istifa ettiği ve çalıştığı süreye ait kıdem tazminatını alamadığı gerekçesiyle maddi tazminat talebinde bulunmuştur. Kanunun lafzından başka bir işe başlamak veya seçimle siyasi bir göreve seçilmek haklı fesih sebebi sayılmadığı gibi, Yargıtay içtihatlarında da belediye başkanı seçilmenin haklı fesih sayıldığı bir içtihada rastlanılmamıştır. Başvurucu da bahsedilen iddiasını destekleyecek bir yargı kararı sunmamıştır. Bu durumda ilgili Kanun hükümleri ve Yargıtay içtihatlarına göre somut başvuru konusu olayda mülkiyet hakkı kapsamında kıdem tazminatı hakkına bağlı meşru beklentinin mevcut olmadığı, somut başvuruya konu davada da başvurucunun bu iddiasını Mahkeme önünde kanıtlayamadığı ve Mahkemenin başvurucunun kıdem tazminatı alacağı iddiasını reddettiği anlaşılmaktadır. Bu nedenlerle, başvurunun “konu bakımından yetkisizlik” nedeniyle kabul edilemez olduğuna oy birliği ile karar verildi.[2]

Devlet Memurluğuna Atananlara, Sözleşmeli Personel Statüsüne Geçenlere/Geçirilenlere Kıdem Tazminatı Ödenip Ödenemeyeceği

İşçinin kendi isteğiyle memurluğa geçmesi durumunda, kıdem tazminatına karar verilemez. Davalı Belediyece düzenlenen belgelere göre 6.4.1994 tarihinde çok sayıda işçinin çalıştığı ve bunun sonucu olarak ekonomik nedenlerle işyerinde tensikata gidilmesi Belediye Encümeni Kararıyla kabul edilmiş bunun üzerine davacının sözleşmesinin feshedildiği kendisine yazılan yazı ile bildirilmiş ve ilişik kesme işlemi gerçekleştirilmiştir. Bu olgular karşısında davacının hizmet sözleşmesinin davalı işverence feshedildiğinin kabulü zorunluluğu vardır. Bu gelişmelerden sonra davacının kendi isteğiyle memuriyet sınavına girmiş kazanmış ve memur olarak çalışmaya başlamış olması, bu hukuki durumu değiştirmez.[3]

Davacı işçinin davalı işverence 18.03.1993 tarihinde yapılan yarışma ve yeterlilik sınavına girip kazanmak suretiyle memur statüsüne geçmeyi kabul ettiği anlaşılmaktadır. Dolayısıyla iş sözleşmesi davacının kendi isteği ile sonlandırıldığı anlaşılmaktadır. Buna göre kıdem ve ihbar tazminatı isteklerinin reddi gerekir.[4]

Davacının sözleşmeli personel statüsüne geçirildiği ve hizmet akdinin sona erdiği 15.07.1988 tarihinde kıdem tazminatına hak kazandığını kabul etmek gerekir. Çünkü, hizmet ilişkisi kıdem tazminatını hak edecek şekilde zaten sona ermiştir.[5]

Davacının işçi statüsünde geçen çalışması kendi isteği ile sözleşmeli personel statüsüne geçmek istemesi ve bunun üzerine 15.10.1993 tarihinde sözleşmeli personel statüsüne geçirilmesi suretiyle sona ermiştir. Bu nedenle davacı anılan tarihten önceki dönem için kıdem tazminatına hak kazanamaz.[6]

Statü değişikliğinden işçi olarak çalışan bir kişinin aynı/farklı işyerinde memur veya sözleşmeli personel gibi işçilik dışında bir konuma geçirilmesi anlaşılmalıdır. Her şeyden önce vurgulayalım ki; bir kimsenin karşılıklı ve özgür iradesiyle girdiği bir özel hukuk statüsünden, idarenin (işverenin) tek yanlı iradesiyle alınıp başka bir konuma sokulması mümkün değildir. Bir kimse kendi istemediği sürece kamu görevlisi statüsüne girdirilemez. İşçinin isteği olmadan yaşanan böyle bir halde hizmet akdinin işverence-idarece tek taraflı bir şekilde sona erdirilmesi yani feshi söz konusudur. Durum böyle olunca bu tür konuma sokulan kişiler hizmet akdiyle geçirdiği hizmetine uygun kıdem tazminatının ödenmesi gerekir.[7]

Belirtelim ki, işçilikten farklı statüye geçiş için statü değişikliğinin gerçek olması ve işçinin isteği üzerine gerçekleşmemesi gerekir. Eğer değişiklik işçinin isteği üzerine olmuşsa, kıdem tazminatı ödenmez.[8]

Davacı işçi, işverenden ferdi işçilik alacaklarının tahsiline karar verilmesini istemiştir. Mahkemece talep kısmen kabul edilmiştir. Kendi isteği ile işçilikten ayrılıp, kadroya geçen kimseye kıdem ve ihbar tazminatı ödenemez. Talebin reddi gerekirken kabulüne karar verilmesi bozmayı gerektirir.[9]

Davacı vekili, müvekkili şirket ile davalı kişi arasında 08/07/2014 tarihinde özel öğretim kurumlarında görev alan eğitim personeline ait belirli süreli iş sözleşmesi imzalandığını, davalının müvekkiline ait … İlkokulunda brüt 4.000,00 TL. aylık ücretle müzik öğretmeni olarak işe başladığını ancak 26/09/2014 tarihinde istifa dilekçesi vererek iş akdini tek taraflı olarak haksız şekilde feshettiğini, taraflar arasındaki sözleşmesinde “sözleşmenin tek taraflı haksız fesih edilmesi durumunda taraflar brüt maaşın 5 katını tazminat olarak ödemeyi peşinen kabul ve taahhüt eder” hükmü bulunduğunu ileri sürerek, cezai şart alacağının davalıdan tahsilini istemiştir. Davalı vekili, müvekkilinin davacı ile sözleşme imzaladığını, sözleşme öncesi mülakatta KPSS sınavına girdiğinden, atamasının gerçekleşmesi halinde işten ayrılmak zorunda kalacağından söz ettiğini, müvekkilinin atamasının yapılmasıyla derhal durumu davacı işverene bildirdiğini, müvekkilinin atandığı görev yerine 22/09/2014 tarihinde başlaması gerekirken, davacı işverenin mağdur etmemek için üç farklı müzik öğretmeni ile görüşme ayarlayarak ve 1 hafta yol izninden harcayarak davacı şirkette çalışmaya devam ettiğini ancak davacı işveren tarafından müvekkili tarafından önerilen müzik öğretmenlerinin işe alınmadığı, müvekkilinin devlet atama hakkını kaybetmemek için istifa etmek zorunda kaldığını, davacı şirket tarafından müvekkilinin ücretinden ihbar tazminatı kesintisi yapıldığını, davacı işverenin güçlü konumunu kullanarak matbu sözleşme diyerek müvekkiline sözleşme imzalattığını, davacı işverenin hiçbir zararı olmamasına rağmen haksız kazanç elde etme gayretinde olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davalı işçinin sözleşmeyi feshinin haklı nedene dayandığı, davalının işten ayrılmadan yerine görevlendirilecek iki müzik öğretmeni önerdiği ancak davacı iş veren tarafından kabul edilmediği, okulun uzun süre öğretmensiz kalması ve öğretimin aksamasının da söz konusu olmadığı, eğitimin hemen başlangıcında istifanın gerçekleştiği ve işçi yararına yorum ilkesinden hareketle cezai şartın koşulları oluşmadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir. Davalı işçinin, iş sözleşmesini fesihte haklı olup olmadığı hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur. İşçinin daha iyi şartlarda yeni bir iş bulması veya somut olayda olduğu gibi devlet memuriyetine başlaması fesih için haklı neden değildir. Somut uyuşmazlıkta, davacı işçi, iş akdini devlet memuriyetine geçiş gerekçesiyle kendisi sonlandırmıştır. Açıklandığı üzere feshin haklı nedene dayanmadığı gözetilerek, davacı işverenin cezai şart talebinin uygun oranda bir takdiri indirime gidilerek kabulü yerine davalının fesihte haklı olduğu şeklindeki yerinde olmayan gerekçeyle reddi hatalıdır.[10]

Davacı işçi davalı vakıf bünyesinde milli saraylarda çalışırken bu istifasının ardından, 20.8.2004 tarihinden itibaren 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 4/C maddesi kapsamında sözleşmeli personel olarak aynı yerde görev yapmaya başlamıştır. İstifa dilekçesi vermeyen işçilerin ise aynı yerde geçici işçi olarak istihdam edildikleri dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Davacının istifa dilekçesindeki gerçek iradesinin sözleşmeli personel statüsüne geçirilmek olduğu açıktır. Davacı işçi önel bitimi olan 31.8.2004 tarihinden önce bu yolla sözleşmeli personel olarak atanmayı sağlamıştır. Dairemizin kararlılık kazanmış olan uygulamasına göre işçinin sözleşmeli personel olarak istihdamını sağlamak üzere istifa etmesi halinde ihbar ve kıdem tazminatına hak kazanılması söz konusu olmaz. Mahkemece anılan isteklerin reddi gerekirken, yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.[11]

Davacının işçi statüsünde geçen çalışması 15.05.1988-19.10.2007 tarihleri arasında olup, iş sözleşmesinin davacının işçi statüsünden sözleşmeli personel statüsüne geçmesi nedeniyle son bulduğu anlaşılmaktadır. Dosya içerisinde statü değişikliğinin davacının iradesi ve istemi dışında gerçekleştirildiğini gösteren bir delil bulunmamaktadır. Davacının aynı işyerinde çalışmaya devam etmek ile birlikte iş kanununa tabi iş sözleşmesinin 19.10.2007 tarihinde işçinin isteği ile son bulduğu, 01.11.2007 tarihinden itibaren idari mahiyetteki iş sözleşmesi ile çalışmasının devam ettiği, bu nedenle iş sözleşmesinin devrinden söz edilemeyeceği, kendi isteğiyle iş akdi son bulan işçinin kıdem tazminatı isteme hakkı bulunmadığının kabulü gerektiği sonucuna varılmaktadır.[12]

Davacı asilin duruşmadaki beyanı ve taraf tanıklarının açıklamalarına göre iş akdinin davacı işçi tarafından memuriyete geçiş nedeniyle sonlandırıldığı sabittir. Bu durumda davalı işverenin hiç ödememesi gerekirken iyi niyetle ödediği kıdem ve ihbar tazminatlarının eksik ödendiğinden bahsedilemez. Bu itibarla davacının kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin reddi yerine kabulü hatalıdır.[13]

Memuriyete geçişin ise sözleşme feshini gerektiren istifanın haklı nedenlere ilişkin hükmüne uymamaktadır. Kamu hizmetine atanması sözleşme feshi nedenlerinden olan istifa için haklı bir sebep değildir. Bu nedenlerde yapılan işten ayrılma ise istifanın hüküm ve sonuçlarını doğurur.[14]

Somut uyuşmazlıkta davacı 05.02.2007 tarihli el yazılı ve “05.02.2007 tarihinden beri kaplama bölümünde kalite seçim operatörü olarak görev yapmaktayım. 23.09.2011 tarihinde işten ayrılacağımı tarafınıza bildiririm. Gereğinin yapılmasını arz ederim.” içerikli istifa dilekçesi ile haklı neden göstermeksizin iş akdini kendisi sona erdirmiştir. Ayrıca dinlenen tanık beyanları ile davacının işten ayrılma sebebinin memuriyete geçiş olduğu da ortaya çıkmıştır. Mahkemece memuriyete geçişin haklı neden olarak düzenlenmediği gözetilerek davacının şartları bulunmayan kıdem tazminatı talebinin reddi yerine kabulü hatalıdır.[15]

……….’in Kamu Personeli Seçme Sınavı sonucuna göre …………’ta işe başladığı ve bu gerekçe ile kıdem tazminatı talep ettiği ve bu talebinin yerinde görülerek kendisine kıdem tazminatı ödendiği görülmüştür. Belediye bütçesinden yapılan söz konusu kıdem tazminatı ödemeleri, …………. kıdem tazminatı ödenmesini gerektiren haller gerçekleşmeden yapıldığından kamu zararına sebebiyet vermiştir. Bu itibarla, taşeron işçilere mevzuata aykırı olarak kıdem tazminatı ödenmesi neticesinde oluşan …….TL kamu zararının,…….. TL’sinin Harcama Yetkilisi ……… ile Gerçekleştirme Görevlisi ……….’a, ……… TL’sinin Harcama Yetkilisi ………. ile Gerçekleştirme Görevlisi ……….’a, müştereken ve müteselsilen 6085 sayılı Sayıştay Kanununun 53 üncü maddesi gereği işleyecek faizleriyle ödettirilmesine, anılan Kanunun 55 inci maddesi uyarınca işbu İlamın tebliğ tarihinden itibaren altmış gün içerisinde Sayıştay Temyiz Kurulu nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.[16]

İşçinin, 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 49’uncu maddesi kapsamında tam zamanlı sözleşmeli personel statüsüne belediye tarafından geçirilmesi belirsiz süreli iş sözleşmesinin feshi ile mümkün olabileceği ve dolayısıyla işçiye kıdem tazminatının ödenmesi gerekmektedir.[17]

Değerlendirme ve Sonuç

Mülga 1475 sayılı İş Kanunu’nun yürürlükte bulunan 14’üncü maddesinde kıdem tazminatı ödenecek haller açık ve net bir şekilde düzenlemiştir.

İşçi iken ister milletvekilliğine isterse de belediye başkanlığına aday olup daha sonra belediye başkanı/milletvekili seçilmenin / seçilmemenin “istifa” etme yolu dışında başkaca bir yolu bulunmamaktadır. İstifa halinde yerleşmiş yargı kararlarına göre kıdem tazminatı ödenmeyeceğinden dolayı, milletvekili veya belediye başkanı olmak için işçilikten istifa edip aday olanlara / seçilenlere kıdem tazminatı ödenmeyecektir. Çünkü, kıdem tazminatını düzenleyen kanun maddesinde seçilme hakkını kullanan işçinin işten ayrılması haklı neden olarak düzenlenmemiş ve bunun yanında bu nedenden dolayı kıdem tazminatına hak kazanılacağına dair düzenlemeye yer verilmemiş olmasıdır.

İşçi iken memur olan, sözleşmeli personel statüsüne geçen, belediye başkanlığına seçilen, milletvekili seçilen kişinin “istifa” etme yolu dışında başkaca bir yolu bulunmamaktadır. İstifa halinde ise kıdem tazminatı ödenmez. Bu konuda Yargıtay bir kararında[18] istifa halinde kıdem tazminatı ödenemeyeceğine hükmetmiştir.

Yukarıda detaylı olarak belirtildiği üzere; belediye başkanı veya milletvekili seçimi için aday olan veya seçilen işçiye kıdem tazminatı ödenmez, KPSS ile memurluğa atanan veya sözleşmeli personel olarak göreve başlayan işçiye kıdem tazminatı ödenmez, Ancak özellikle sınavsız olarak memuriyetle bağlantı kurulan örneğin mahalli idarelerde özel kalem müdürlüğü gibi görevlere atanan ya da sözleşmeli personel statüsüne geçirilen işçiye kıdem tazminatı ödenir. Buradaki püf nokta; memuriyete geçiş ya da sözleşmeli personele geçiş işçinin iradesi ile gerçekleşirse bu istifa kabul edilir, istifa halinde kıdem tazminatı doğmaz; idarenin (işverenin) otoritesi ile işçiye olan ihtiyaç nedeniyle gerçekleşirse kıdem tazminatı doğar.

[1] Yrg. 9.HD.,24.02.2020 T., 2016/13963 E., 2020/2860 K [2] Anayasa Mahkemesi, Karar Tarihi: 10.06.2015, Başvuru Numarası: 2013/3430, Resmi Gazete Tarih Sayısı: 14.07.2015-29416 [3] YHGK, 14.05.1997 T., 1997/9-233 E., 1997/430 K [4]  Yrg. 9. HD., 27.09.2004 T., 2004/20414 E., 2004/20745 K [5] Yrg. 9.HD.,28.09.1992 T., 2692/10447 E/K [6] Yrg.9.HD., 05.05.2005 T., 11804/15647 E/K [7] YGHK, 12.11.2003-9-685/690 [8] Yrg. 9. HD., 11.01.2005 T., 5936/453 E/K [9] Yrg. 9. HD., 08.11.2007 T., 5938/32864 E/K [10] Yrg. 9. HD., 01.10.2018 T., 2015/21481 E., 2018/17060 K [11] Yrg. 9. HD., 31.01.2006 T., 16542/22125 E/K [12] Yrg. 9. HD., 24.10.2019 T., 2017/16617 E., 2019/19951 K [13] Yrg. 9. HD., 07.11.2017 T., 2015/15542 E., 2017/17619 K [14] Yrg. 9. HD., 02.07.2014 T., 2012/24331 E., 2014/23084 K [15] Yrg. 9. HD., 26.03.2019 T., 2016/2011 E., 2019/6783 K [16] Sayıştay 5. Daire, Tutanak Tarihi: 25.01.2018, İlam No:63, Karar No:292 [17] Dönemin Maliye Bakanlığı’nın 17.05.2006 tarih B.07.0.BMK.0.10-115708-175/8665 tarih sayılı yazısıyla, İçişleri Bakanlığı’nın 17.04.2006 tarihli ve B.05.MAH.0.71.00.01/3697 sayılı yazısına verdiği görüş yazısı [18] Yrg. 9. HD., 05.05.2005 T., 11804/15647 E/K

 

YASAL UYARI Bu çalışma Kamutech Yazılım A.Ş. mevzuat grubu uzmanları tarafından hazırlanmıştır. Makalenin her türlü yayın hakkı Kamutech Yazılım A.Ş.'ye aittir. Kaynak göstermek ve link vermek kaydıyla alıntı yapılabilir.

Ekli Dosyalar

21 Haz 2021 - 09:55 - Kıdem ve İhbar


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Kamu İşçileri Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Kamu İşçileri hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Kamu İşçileri editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Kamu İşçileri değil haberi geçen ajanstır.